6 Mayıs 2016 Cuma

BİR GERİLİM FİLMİ OLARAK: UYKU EĞİTİMİ

Baştan uyarayım; eğer hamileyseniz veya bebek bekliyorsanız bu yazıyı okumayın. Hatta sadece bunu değil uyku eğitimi ile ilgili hiçbir yazıyı okumayın. Zira hiçbir şey planladığınız gibi olmayacak. 

Eğer şanslıysanız çocuğunuz zaman, mekân ayırmaksızın, rutin ihtiyacı olmadan uyuyan bir bebek olacaktır. Eğer biraz şanslıysanız bebeğiniz ilk aylarda, hiç olmazsa ilk 40 gün uyuyacak sonradan düzeni bozulacaktır. Ama eğer kör bir talihe sahipseniz  -bizim gibi- o zaman karnınızdan çıktığı andan itibaren uyumayacaktır. Her an uykuya dalacakmış gibi yapıp dalmayacak, dalsa bile siz yanından ayrılmadan uyanacaktır. Ufacık bir sese zıplayacaktır, nefes alırken ciğerlerinizden çıkan ses gibi, ayağa kalkarken diz kapağınızın çıtırdaması gibi.

Daha açık bir tabir ile; kendinizi bir gerilim filminin başrolünde bulacaksınız. Üstelik ne kadar uzun süreceğini bilmediğiniz bir film. Panikle ve endişeyle etrafınızda benzer filmlerde başrol oynamış arkadaşlarınıza soracaksınız: ‘’sizinki ne kadar sürdü?’’ Cevaplar o kadar geniş bir yelpazede olacak ki, kendi filminizin süresini kestiremeyecek, dipsiz bir kuyuda karanlık derinliklere doğru düşmeye devam edeceksiniz. Bana 6 ay diyen de oldu, 15 ay diyen de, 3 yıl diyen de. Ama bir gün 9 yıl diyen oldu. İşte o gün bende film koptu.

Bizim hikâyemizin ilk 6 ayı şu şekilde geçti; uyumadık. Çekirdek aile olarak hiçbir şekilde uyumadık. Artık uykusuzluktan halüsinasyon görmeye başlamıştım. Sinir kat sayım artmış, hiç kimseye, hiç bir şeye tahammülüm kalmamıştı. O dönemde anladım ki uykusuzluk adama her şeyi yaptırır.’ Yok canım ben hayatta yapmam’ dediklerini bile.

Hayat böyle devam edemezdi, artık benim bir şey yapmam gerekiyordu. Şu küçük adamı bir şekilde uyutmam gerekiyordu. 6. aya gelmiştik, gaz bitmişti, ilk dişlerimizi patlatmıştık, alerji testleri yapılmıştı, altı temiz, karnı tok, keyfi yerindeydi, dünyaya ve bana alıştığını da varsayarak uyumaması için hiçbir mantıklı sebep bulamıyordum. Bu 6 ay uyutmak için neler denediğimizi bilmek isterseniz hakim beye anlaştmıştım, siz de buraya tıklayarak öğrenebilirsiniz.

Neyse ben başladım araştırmaya; uyumayan bebekler, uyutan yöntemler, en güvenilir uzmanların videoları, röportajları. Dedim ben bu işi yaparım. Yöntemlerden birini seçip, derhal başlamalıydım. Ama önce odasını ayırmaya karar verdim. Çünkü artık eğer başarırsam, bir şekilde uyutursam, ben yatağa yattığımda nevresimin hışırtısına uyanacak bir küçük adama tahammül edemeyebilirdim. Dolayısı ile ne kadar uzak o kadar iyi. Odayı ayırırken ya ağlarsa ve sesini duyamazsam diye endişe etmedim mi? Tabi ki ettim ama ne kadar yorgun olursanız olun, odası ne kadar uzak olursa olsun, anne duyar, anne hisseder dedikleri doğru. Oldu ki çok yorgunsunuz, derin daldınız duymadınız. O zaman baba duyar. O da mı duymadı, 10 dakika ağlasın canım bir şey olmazJ Sanki anında yanında bittiğinizde ağlamıyor, hemen susuyor. Bırakın ağlasın azıcık. Zaten eğitim sırasında bol bol ağlayacak. Ben ilk gecelerde odasına telsizi kurdum ama baktım gerek yok, kaldırdım. Böylece bir cesaret odasını ayırmış olduk tam 6 aylıkken. Zaten ne kadar erken ayırırsanız o kadar iyi, süre ilerledikçe anne için de bebek için de zor olacağı kanaatindeyim ama tabi bu tercih meselesi. Özellikle çalışan anneler bütün gün bebeklerinden uzakta oldukları için gece de ayrı kalmak istemeyebilirler. Ancak biz tam tersi gün içinde o kadar yapışıktık ki gece birkaç metre de olsa uzaklaşmak iyi gelecek diye düşünmüştüm.

Sıra geldi ekollerden ekol beğenmeye.. O kadar çok seçenek vardı ki, Ferber mi, Kim West mi? Tracy teyze mi? Yoksa güzel yurdumuzdan Adem Güneş mi? Tansu Oskay mı? Süper Dadı mı? Bismillah deyip ortaya karışık bir ekolle başladık eğitime. 

Tam en heyecanlı yerinde reklamlaaaaar J Bu postun yeterince uzun olması sebebi ile ilk uyku eğitimi maceramızı bir sonraki posta saklıyorum.


Yüzünüz gözünüz şişene kadar uyuduğunuz huzurlu günler-geceler dilerim..