Telefonumun blog notlarında yer alan, aylardır yazılmayı
bekleyen bir konu daha bugün yazılmama kaderinin ağlarından kurtularak burada
gün ışığına çıkıyor.. Peki niye durdum durdum
yazmak için bugünü buldum; oğlum ilk minik adımlarını attı ve bu hafta sonu tay
çöreği partisi var :) Onun öncesinde yazayım
da arayı soğutmadan hemen tay çöreğini
de yazarım dedim, dediğimi yapabilmem dileği ile başlıyorum diş buğdayı
detaylarına..
Anası gibi tez canlı oğlumun her şeyi gibi dişi de erkenden,
henüz kendisi 5,5 aylıkken çıktı ve 6 aylık olmasına birkaç gün kala diş
buğdayı organizasyonunu gerçekleştirdik.
Hem akraba hem arkadaş yönünden oldukça zengin olduğumuz
için Cumartesi ve Pazar olmak üzere iki ayrı günde organize ettik. Ne gerek var
ayrı ayrı bir kere de yapıp kurtulsaydın demeyin, ne evim ne ben aynı anda 70
kişiyi ağırlayabilecek durumda değiliz :) Sağ
olsunlar hala ve teyze destekleri sayesinde iki günün de altından kalkmayı
başardık.
Öncelikle parti teması belirlenir ya ben tema yerine renk
seçtim. Mavi, lacivert, bordo, gümüş ve tabii
ki beyaz olmak üzere beş renk seçtim. Süsleme ve şeker büfesi hazırlığını bu
renkler üzerinden yaptım. Telefonumdaki bir aplikasyon ile bir davetiye
hazırladım ve arkadaşlarımıza, akrabalarımıza mesajla bu davetiyeyi ulaştırarak
ilk adımı attım.
Duvar süslemeleri için bu renklerde kartonlar aldım ve büyük
ve küçük olmak üzere iki boy kağıttan çiçekler yaptım. Aslında tam çiçek de
değil, rüzgar gülü gibi. Yapımı o kadar basit ve kısa sürüyor ki Sevgili Met’in
kısacı uykuları arasında bile yapmayı başardım ama tabii tek başıma değil,
babamızın desteği ile :) Çözene kadar baya bir
karton ziyan ettim ama deneme yanılma yolu ile olayı çözdükten sonrası çok kısa
sürdü. Yapması çok kolay ama anlatması biraz şey, neyse o da faklı bir post
konusu olsun, ben notumu aldım. Duvar süslerini Balon evi’nden aldığım yine
aynı renk balonlarla tamamladım. Balonları çubuklara takıp plastik saksıların
içindeki köpüklere tutturdum, içine de beyaz saksı taşlarından koydum ağırlık
olsun diye. Düşmedi mi? Tabii ki düştü, ama olsun 3-5 foto idare etti :)
Masanın
önüne ve Sevgili Met’in mama sandalyesine hastane süslememizde yataklarımızın
ayak ucuna takılan mavi fiyonkları astık, böylelikle ikinci kez kullanmış
olduk. Şeker büfesinde (fotoğraf çekilen alan olarak da tanımlayabiliriz burayı :) ) beyaz bezeler, kırmızı elma şekeri, mini cam
damacana da nar suyu, diş hediği kasesi, mavi ve kırmızı puantiyeli kaplarda cupcake’ler
ve diş temalı pastamız yer alıyordu. Bir de kapıya karşılama panosu yerine
ISIRILACAKLAR LİSTESİ yaptım ve tüm davetlilerin adını yazdım, davetiyeyi
tamamlayan bir karşılama panosu oldu :)
Gelelim Sevgili Met’den sonraki başrol oyuncusu diş
hediğinin tarifine;
İnternette bu konuda birçok tarif var, kafanız karışabilir.
Klasik tariflerin yanında modernize olmuş ama bana göre fazla karışık olan
tarifler de mevcut. Ben konuklarımız damak tatlarına göre kendileri
hazırlasınlar diye minik bir köşe yaptım şeker büfesinde. 4 su bardağı hedik ve
1 su bardağı nohudu düdüklü tencerede haşladım. Süzüp, ayaklı ve geniş bir
kaseye koydum. Önünde de minik kâselerde tuz, tarçın, nar, pudra şekeri, ceviz,
damla çikolata ve fındık kırığı koydum. Benim tercihim sadece birazcık tuz ama
diğer soslara da talep yoğun oldu.
Gelelim diğer bir önemli ve yorucu konu mönüye; en çok
destek almanız gereken konu bu bence. Davetlilerden nazınızın geçtiği
arkadaşlarınızdan, kardeşlerinizden veya kuzenlerinizden yardım talep etmekte
çekinmeyin. Vakti olan bir çeşit bir şey hazırlayıp getirebilir. Çünkü hem
süsleme, hem ev düzeni, hem çocuğun yemesi, giyinmesi derken bir bakıyorsunuz
kuaföre gitmeye zaman kalmamış. Fotoğraflarda süslemeler, ikramlıklar
mükemmelken siz sönük olmak istemezsiniz değil mi? Öyleyse azıcık yardım talep
edi :) Bizim börekleri halalarımız, tatlıları
teyzelerimiz yaptı. Ben birkaç salata yaptım ve pastanın siparişini verdim
kalan zamanda da kendimle ve oğlumla ilgilendim. Bu arada pastamızda
temamızdaki renklerle uyumluydu. Dilimlemesi kolay olduğu için genelde kare
pastayı tercih ediyorum. Mavi kaplama üzerinde yıldızlı diş fırçası, diş macunu
ve gülen dişler ile süslenmişti. Kenarlarında temamızdaki beş renkten balonlar
vardı. Üzerinde ISIRIRIM yazıyor ve taban kaplamasında da İLK DİŞİM 26.09.2015
yazıyordu, bu tarihler sonra unutuluyor ama pastaya yazılınca fotoğraflarda kayıtlı
durmuş oluyor. Tay çöreği pastasına da
tarih atacağım :)
Tabii ki diş buğdayı yapmışken en önemli gelenek olan meslek
seçme merasimini atlamadık. Eskiden
tornavida, kitap, stetoskop gibi şeyler koyarlarmış, yani birkaç meslek seçme
zorunda bırakırlarmış yavrucakları. Şimdi öyle mi? Mis gibi meslek kartları var,
içinde onlarca seçenek var. Ama benim oğlum olacak şahsiyet gitti tesisatçı
mesleğini seçti:) onu elinden hızlıca
alıp beyin cerrahı kartını tutuşturdum ama ne kadar etkili olur bilemiyorum.
Son olarak ne giydim, ne giydirdim. Aslında elbise giymemi planlıyordum ama malum kilolar sebebi ile uygun elbise
bulamadım. Mango’da bulduğum toparlayıcı etek imdadıma yetişti, üzerine Zara’dan
basic siyah bir t-shirt ve uzun zincir gold
renkte bir kolye ile basit ama rahat bir kombin yaptım. Oğlum için beyaz
gömlek, mavi kırmızı kareli bir papyon, eskitme bir jean ve lacivert kırmızı
bir ayakkabı seçtim. Babası da klasik mavi gömlek ve jean ile bize eşlik etti.
Böyle organizasyonlar için uyumlu giyinmek evet hoş ama takım giyinmek, ne
bileyim, biraz şey. Hadi anne çocuk bi’ yerde okeyde oğlanın turuncu tulumundan
babaya da pantolon giydirmek.. ayy neyse bi’ şey demeyeyim, neyi eleştirdiysem yaptım
çünkü :(
Tamamdır, yeterince konuyu uzatmışım yine. Artık burada tak
diye kapatabilirim postu :)
Sevgiler,
Ezgi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder