16 Nisan 2016 Cumartesi

Sevgili Met'in Tay Çöreği Kutlaması

Merhaba,

Sevgili Met’in diş buğdayı kutlamasının detayları postunda söz verdiğim gibi geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirdiğimiz tay çöreği kutlamamız hakkındaki yazıma başlayabilmiş olmanın haklı gururu ile hepinizi selamlıyorum J


Şimdi diyeceksiniz ki bu tay çöreğini nereden uydurdun? Vallahi ben uydurmadım, tamam sırf parti yapmak için türlü sebepler uyduracak kapasitem var ama yemin olsun ki bunu ben uydurmadım. Araştırmalarıma göre tay çöreği kutlamalarının tarihi diş buğdayı kutlaması kadar eskilere dayanmakla birlikte, güzide ülkemizin farklı bölgelerine göre ismi ‘adım ekmeği, adım çöreği, tay tay lokması’ gibi değişiklik göstermektedir. Günümüzde ise daha çok ‘ilk adım partisi’ olarak isimlendirilmektedir.



Amacı ise hem ilk adımını atan bebişimizin hayatındaki bu önemli gelişmeyi sevdiklerimizle kutlamak hem de kısa sürede, düşmeden, seri bir şekilde yürümesini sağlamakmış. Öyle ki yürürken sürekli takılıp düşen tiplere ‘ senin adım çöreğin yapılmadı mı ki bu kadar düşüyorsun?’ diye sorarlarmış rivayete göre. Ben de benim tez canlı oğlum en kısa sürede düşmeden yürümeyi öğrensin diye adım çöreğini yapıp, sevdiklerimizle yiyelim dedim ama yürümeden koşmaya çalışan oğlum için çözüm olur mu bilmem. Kafa göz mosmor ilerliyoruz şu günlerde L

Süslemeleri diş buğdayında olduğu gibi yine kendim hazırladım. Beyaz ve gümüş renklerde bayraklara Ali Mete ve Yürüyor yazılı iki sıra banner hazırladım. Bannerların başında ve sonunda mavi bir baykuş görseli kullandım. En altta da küçük ve büyük mavi ayak izleri etiketlerini daire şeklinde kestiğim beyaz kartonlara yapıştırarak farklı bir banner astım.  Hepsinin üstünü ise beyaz ve gümüş renklerde balon ile süsledim. Aslında ben tarif ettim, selvi boylu teyzelerimiz süsledi J


Davetlilerimize hediye olarak günün anlam ve önemine uygun parlatıcı ayakkabı süngeri hediye ettik J Şeker büfesindeki beyaz ağaçta, mavi puantiyeli minik poşetlerin içinde bu minik hediyeler yer alıyor. Pastamız yine temamıza ve renklerimize uygun, bir o kadar da sadeydi. Gri- beyaz puantiye kaplamalı pastanın üzerinde mavi beyaz bir ayakkabı yer alıyor ve altında ilk adımı attı- 16.02.2016 yazıyordu.  Şeker büfesinin her iki yanına ızgara şişe taktığımız beyaz marshmallow’ları ve üzerine baykuş görselli etiket yapıştırdığımız mavi-beyaz şekerleri saksı ile yerleştirdik. Hemen yanında ise beyaz bezeler ve nam-ı diğer tay çöreklerimiz yer alıyordu. Mavi beyaz cupcake kalıplarında ise pırasalı kiş ve havuçlu patates püresi vardı, evet onların şeker büfesinde olmayı hak edecek kadar şekerli olmadıklarının farkındayım ama pasta varken kimse başka tatlı yemiyor diye tuzlu yaptık onların içini de J



Tay çöreği/adım ekmeği/adım lokması, adını ne derseniz artık; bu tuzlu hamurlu şeyin belli bir tarifi yok. İsterseniz dereotlu poğaça yapın, isterseniz mahlepli çörek. Tek farkı içine madeni para koymanız (tabi dezenfekte edilmiş şekilde J ) , yani sıradan bir çöreğin içine bir adet para koyduğunuz zaman oluyor size tay çöreği. Ve o çöreği kim yerse yürüyen bebişe hediye alması gerekiyor ki bu hediye genelde ayakkabı oluyor J Biz kurnazlık yapıp iki tane koymuştuk, ikisi de teyzelerimize çıktı J



Kutlamamızda bize gelen en özel hediye ise Sevgili Met’in halasının ve kuzenlerinin kendi elleriyle yaptığı pano oldu. Aslında panodan çok afişe benziyor. Üzerinde 16 Şubat 2016, ‘Ali Mete 309. Gün dünyaya ayak bastı ‘ yazıyordu. Oğlum 10 ay 2 günlükken yürüdü ve bu tarih 309 güne denk geliyor. Sizce de çok ince düşünülmüş bir hediye değil mi? Üstelik her bir harfi tek tek kesilmiş, dikilmiş, inanılmaz bir emek J Ancak biz henüz Ali Mete’nin bir fotoğrafını çekemedik bu afişin önünde. Kendisi bugünlerde fotoğrafı çekilirken sanatçı kaprisi yapıyor çünkü L

Bu arada Sevgili Met tay çöreği kutlamasında emekleyerek bir ilke daha imza attı. Neyse ki ilk adımlarını attığı videoyu sosyal medya hesaplarımdan paylaşıp, herkese yürüdüğünü kanıtlamıştım. Yoksa çocuğunun yürüdüğünü zannedip kutlama yapan anne kategorisinde Oscar adayı olacaktım.



Tay Çöreği de bitti sırada ne var dediğinizi duyar gibiyim J Bir buçuk ay sonra doğum günü var, ondan sonra da bakacağız artık. Her anne gibi benim için de oğlumun her gelişimi, her değişimi kutlanası nitelikte. Dilerim daha nice kutlamalar yapmak kısmet olur J Zaten şurda 3-5 sene sonra ‘offf anne yhaaa biz kankalarla takılcasss’ diyip doğum gününde beni istemeyebilir bile J O güne kadar ne yapsam kardır J

Sevgiler,



12 Nisan 2016 Salı

Sevgili Met 1 Yaşında


Evet evet 8 değil, 6 da değil, 3 bile değil sadece 1 yaşında!

Sanki 10 yıldır birlikteyiz Sevgili Met ile.. Bu bir yıldaki her 24 saatlik döngüyü o kadar dolu dolu yaşadık ki herkes ne çabuk 1 oldu dese de bana yıllar geçmiş gibi geliyor.

3 aylık falandı sanırım, hiç büyümeyecek sandım. Yıllar geçip gidecek, o hep böyle bir avuç kalacak, böyle kulaklarımı zımparalayarak ağlayacak, ben yaşlanıp çökeceğim, o hep böyle kalacak sandım. Bi' ara hakikaten zaman durdu sandım. Kötü bi kamera şakası gibiydi. 

Ama işte büyüdü, meşhur ninnide söylendiği gibi değil üstelik, uyumadan büyüdü hem de. 1 yaşına geldi. Ben şu geldiğimiz noktada, nefes aldığımız şu ana ulaşmış olmamızdan dolayı -aslında hiçbir anneden ve bebekten farkımız olmasa da- zorlu bir olimpiyat parkurunu tamamlamışcasına kendimle ve oğlumla tüm kalbimle gurur duyuyorum :)


ve Sevgili Met,

Ardımızda kalan bu 1 yılda pratikte ben seni büyütüyor olsam da, sen benim büyümeme daha çok katkıda bulundun her ne kadar farkında olmasan da.. büyüdüğünde bunları tüm detayları ile anlayacağım sana:) büyüdüğünü görmek, sana bişeyler anlatmak, bana bişeyler anlatman için sabırsızlanıyorum Sevgili Met. Bak mesela büyümemi sağladığın konulardan biri; ben dünyadaki en sabırsız ve aceleci insanın kendim olduğunu sanırdım. Teyzelerin ve baban da bu konuda hem fikir. Ama sonra sen geldin ve ben hayatımda ilk kez benden daha aceleci ve sabırsız biri ile tanıştım. Seni tanıyana kadar aceleci olduğum tüm diğer konularda biraz yavaşladım mecburen. Ertelemeyi öğrendim mesela. Hafızamın o kadar da güçlü olmadığını, bazen bazı şeyleri unutabileceğimi gördüm. Senden önce ben hiçbir şeyi unutmazdım inanabiliyor musun? 

İnsanın herhangi birşey ile gurur duyması için, olağanüstü şeylere ihtiyacı olmadığını öğrendim. Herşeyin bakış açısında saklı olduğunu fark ettim. Bir insana kimsenin annesi gibi bakamayacağını, annesinin kadrajından bakılınca en sıradan şeyin bile büyük bir başarı olabileceğini fark ettim. Yere düşen emziğini eğilip yerden alıp, dengesini kaybetmeden tekrar kalkmayı başaran veya tombik parmakları ile kavradığı havucu ağzına denk getirebilen küçük bir adamla gurur duyabilirsin mesela.

Günlerden birgün,  sen gerçekten çok ufakken, galiba sadece ayaklarını çırpabiliyorken, baban bu halinle bile gurur duyduğunu söylemişti. "Varlığı yeterli oğlumla gurur duyabilmem için"  demişti. Sen de baba olduğunda anlayacaksın klişesini kullanmamın tam zamanı galiba:)

Mutlu olmak için de çok geçerli sebeplere ihtiyaç olmadığını anladım oğlum. Minik bir "pırttt" sesi bile nobel ödülü almışçasına mutlu edebilir seni :) 

Canım oğlum, senin büyümeni izlerken ben, kendimi de keşfettim. Burnumun direğininin, kalbimin ortasının, ciğerimin köşesinin yerlerini iyice öğrendim. 

İyi ki doğdun oğlum sen, iyi ki varsın..

Nice mutlu yaşların olsun.. Şimdi olduğu gibi seni sevenler hep etrafında olsun..